27 Ekim 2008 Pazartesi

Yazmak Yasak, Okumak Yasak, Yemek Yapmak Yasak, Yasak, Yasak, Yasak...

Perşembe gecesi "Siyasette Ruj Lekesi" başlıklı yazımı yazdım, yayınladım ve uykunun beni çağıran cilveli sesine karşılık verip yatağıma kıvrıldım. Sabah kalktığımda "acaba gece gece o uykulu halimde saçmaladığım cümleler var mı acep" diye yazıyı bir kere daha okumak için siteye girdim. Sonra da bir kere gün içinde gelen yorumları okumak için girdiğimi hatırlıyorum. Sonra saatler akşamı gösterene kadar bir daha Bir Dilim Sohbet semalarına uğramak pek nasip olmadı.

Ama beni nasıl bir süprizin beklediğini bilmiyormuşum meğerse. Bilsem o kadar bekler miydim? Cuma akşamı bir girdim ki "Bu siteye erişim mahkeme kararıyla engellenmiştir" yazısı... Gözlerim okuduğuma anlam verememenin şaşkınlığıyla iki misli büyüdü. Önce aklıma erişimi engellenenin sadece benim sitem olduğu geldi. Nasıl yani dedim. Kadınlarla ilgili yazıma mı tahammül edememişlerdi yoksa? Bıyık burma siyasetenin mensupları kadın siyasetçileri de kendilerine benzetip eleştirmeme mi kızmışlardı? Tabi ki bunlar aklımdan, başka bir blogun adresine girmeme yetecek kadar kısa bir zaman içinde geçti. Diğer arkadaşlarımın da benzer bir muameleye tabi tutulduğunu görünce sorunun benim "Ruj Lekesi"nde olmadığını anladım. Ama bu sefer sinirim kat be kat arttı.

Bunlar, bu konuyla ilgili yazabileceğim en kibar ifadeler. Yoksa cuma gününden beri bu konu açıldığında kendimi en sunturlusundan kelimelere bırakmadan edemiyorum. Çok sinirliyim çok! Hayır, hayır, sinirli değilim. Sinirli kelimesi hissettiklerimi ifade etmek için çok masum kalıyor. Öfke? Hayır, öfke de değil. Daha, daha, çok daha fazlası...

Daha Josè Saramago'nun Görmek isimli kitabını yeni bitirmişken böylesi bir ayıba, suça maruz kalmak nasıl da ironik... İsmi ve coğrafyası belli olmayan ama demokrasiyle yönetilen bir ülkede birkaç yılda bir sürekli tekrarlandığı üzre seçim dönemi yeniden gelip çatar. Ama bu seçimin öncekilerden çoook farklı bir seçim olduğu, akşam olup da sandıklar açılmaya başlanınca anlaşılır. Ülkenin başkenti olan şehirdeki seçmenler yüzde 89 oranında boş oy kullanmışlardır, yani ne sağı, ne solu, ne merkezi, hiç bir partiyi kendilerini yönetmeye layık görmemişlerdir. Ve üstelik bu durum, her ne kadar ülkeyi yönetenler bunun böyle olamayacağını ilan etseler de, tamamen örgütsüz bir şekilde gerçekleşmiştir. Tabi bütün partiler, başta hükümet olmak üzere paniğe kapılırlar. Her ne kadar boş oy atmak anayasal bir hak olarak görülse de, bunun böylesi bir orana varmasını demokrasinin altına koyulmuş bir dinamit olarak algılarlar. Dolayısıyla bir an evvel bu durumun önüne geçilmesi gerekmektedir. Yasaklar gelmeli, halkın içine bu organizasyonun sorumlularını bulmak için ajanlar sokulmalıdır. Ve işler öyle bir noktaya gelir ki, demokrasi ile faşizmin arasında hiçbirimizin tahmin edemeyeceği kadar ince bir çizginin olduğunu farkederiz.

Bu ülkede yaşadıklarımızın da artık demokrasiyle falan ilgisini olmadığını artık farkına varalım! Bu son yasaksa ilk değil, bu faşist kafaların onlarca icraatından sadece bir tanesi. Bu ülkede hala karakollarda işkenceden insanlar ölüyor. Blogları mı kapatmayacaklar? Yazık, çok yazık!

7 yorum:

Aydan Atlayan Kedi dedi ki...

Yazık ki yazık... Bu güzel ülkenin geldiği bu hale yazık... İnsanın içi acıyor, umudu törpüleniyor baktıkça...

Bir Dut Masalı - nUnU dedi ki...

AYDINLIK YOLLARDAN HEP BERABER YÜRÜMEYE DEVAM CANIM.
SABRRRR.... :((((

MÜCADELEMİZE DEVAM.

SEVGİLER.

ruhdagı dedi ki...

Sevgili zero,

Bu akşam cnbc-e'de saat 22:00'de romantik salı kuşağında Barbra var The mirror has two faces hemde :)kaçırma bence...

Selamlar.

Brajeshwari dedi ki...

Zeren
ayni hisleri bende yaşadım.Kendi bloğumu bıraktım, sizi okuyamayacağım diye üzüldüm sonra.. Şimdi şu kutucukları bile özlediğimi görüyorum..

Yoksa,değer mi anlayalım diye yaptılar ki bunu ?

Sanem dedi ki...

Wordpress yasaklandığında geçmiştim blogspota. Kapıdan kovdular, bacadan girdim. Ama o da ne? Çok geçmeden blogspot da yasaklandı. Açılması onunki kadar uzun sürmedi neyse ki. Hayret ettim. Tepki görmeseydi bu kadar, yasağa devam ederlerdi diye düşünüyorum. Saçmasapan işler işte..

Adsız dedi ki...

Çok şükür ki açıldı bloglarımız da satırlarından uzak kalmamış oldum. Çok üzülmüştüm bloglar kapatılınca, ama şimdi mutluyum. Nasrettin Hoca misali. Önce üzüntü sonra sevinç :)

Sevgilerimle

Adsız dedi ki...

Çok şükür ki açıldı bloglarımız da satırlarından uzak kalmamış oldum. Çok üzülmüştüm bloglar kapatılınca, ama şimdi mutluyum. Nasrettin Hoca misali. Önce üzüntü sonra sevinç :)

Sevgilerimle