6 Ekim 2011 Perşembe

Bugün... Bir gün...

İstanbul'da güzel bir sahil restoranında kuytu bir masaya kurulmuş kıpkırmızı saçlı güzel mi güzel bir kadın... Karşısında belki bir arkadaşı, belki bir hayranı, belki bir akrabası... Belli ki sohbet hoş, keyifli. Ne etrafın ilgisi umurlarında, ne de onların etrafa bir ilgisi mevcut. Ne de olsa her gerçek sohbet topyekûn bir özen ister. Onlar o özende buluşmuşlar besbelli.

Amma velakin, restorana giren iki arkadaş 'o' kadını anında farkediverir. Çünkü bazı kadınlar parıldar. Ne bir kuytu saklayabilir onları, ne de güneşten korunmuş bir gölge... Ve o iki arkadaştan biri dayanamaz, iki adımda 'kırmızı büyü'nün yanında alıverir soluğu. Sıcak bir iki cümle, yine sımsıcak bir tokalaşma... Yeter...

Nazlı Eray, siz gerçekten benim bu hayatta tanıdığım en parlak kadınlardan birisiniz. Işıltınız hiç eksilmesin!


Şimdi düşünüyorum da, sanırım mevsimlerin değiştiğini görmek için muhakkak bir parka doğru sürmeli adımları. Onca ağaç, çiçek, çimen arasına dalınca konuşuyor ağaçlar mevsimin rengini. Hele de ağaçların altındaki bir masaya kurulunca konfeti niyetine yağıyor sapsarı olmuş yapraklar. İçilmiş bir bardak çayın yanında birden çok güzel bir dekor oluştuğunu farkediyor ve evet, ben bu ânı yakalamalıyım diyorsun.

Canım kadar çok sevdiğim bir arkadaşımla bir yolculuğa çıktım bugün. O sonbaharın, o sarı yaprakların altında en az 15 yıllık bir yolculuğa... Hayatımın en ferahlatıcı sohbetlerinden biriydi. Bir evin bir kızı, bir evin bir torunu olmuş iki ufak velet 30 yıllık bedenlerinde konuştular da konuştular. Soğuk kış gecelerinde anneanne evinde sarınılan sımsıcak yorganlar, sabah kızarmış ekmek kokusuyla uyanmanın keyfi, o bitmez tükenmez anneanne sıcaklığı, güveni... Buram buram koktu bugün her yanımda.

Ben bugün, sadece 'bugünü' tarihe not düşmek için yazıyorum.

Ben bugün, bu sabah yine bana heyecan veren bir olaya adım attım.

Ben bugün, yine bana çok keyif veren bir romana başladım.

Ben bugün, çoktan gelmiş sonbaharın ortasında yaprakların arasında can dostumla oturdum.

Ben bugün, en sevdiğim yazarlardan birine sımsıcak bir merhaba dedim.

Ben bugün, bütün bunların şerefine eve gelince kendime en sevdiğim yemeklerden birini pişirdim.

Ben bugün, şimdi bu yazıyı yazıyorum.

Ben bugün, birazdan kendimi bol köpüklü bir kahveyle ödüllendirip bu sefer de başka bir yazıya gömüleceğim.

Ve ben bugün, bugünü sonbaharın en güzel günü ilan ediyorum. Yaşanacak tüm diğer güzel günlere duyurulur, daha iyisini yaparım diyen buyursun:)

10 yorum:

Ece Ekincioğlu dedi ki...

duygulandım. gözler bir kamaştı...

yeliz dedi ki...

bugün güzel bir gün cidden

Eren dedi ki...

Nazlı Eray'la karşılamanız ne güzel bir tesadüf.:)Sımsıcak bir sonbahar yazısı olmuş yine, elinize sağlık.

laleninbahcesi dedi ki...

Seni seviyorum Zeroooo

Leylak Dalı dedi ki...

Bugün güzelmiş ama daha güzel günler de yaşa Zerocumcum:)) Nazlı Eray'ın aurasından etkilenenler cemiyetine hoşgeldin:)

A-H dedi ki...

zero bu ne keyifli bir yazi boyle, her gunun boyle guzel olsun agzinin tadi eksilmesin hic :)

gözde dedi ki...

Zerencim süpersin.O kadar güzel anlatmışsınki büyülendim.Nazlı Eray'la karşılaşmana çok sevindim. Nazlı Eray la ilgili yazılarını okuduğumdan, belki de sen hayatına çağırmışsındır bu karşılaşmayı diye düşündüm. Hayatının tadı eksik olmasın.Seninle tanışmadık ama yakın arkadaşım gibi hissediyorum ve seni çok seviyorum:)
Sevgilerimle
Gözde

Bugday Tanesi dedi ki...

:) Çok güzel bir günmüş :)
Anlatımın zaten güzel, bundan güzelini de yaşarsın eminim.

Silva Demirci dedi ki...

30 yıllık bedenlerinde konuşan o iki ufak veleti hayal ettim.. Ben de hatırladım eski dostlarımı, içim ısındı, keyifle andım... Çok güzel bir yazı olmuş, yüreğinize sağlık...

zero dedi ki...

Ecem, sana kocaman sarılıyorum, 3-4 saat sonra yanına gelince bir de orda sarılacağım :)

Yeliiiiz ben bu cumartesinden de umutluyum ;)

Sevgili Eren, hani bazı günler güzellikler çok arka arkaya gelir ya, aynen öyle oldu o gün de. Nazlı Eray'ı da görünce dedim "hah bugün gerçekten özel bir gün sanırım":)

Lale Ablacım, ben daha çok:)))

Leylak Dalım, pek hoşbulduk:) Nazlı Eray bir renk. Her renkten bir parça, ama en çok saçları gibi kıpkırmızı :)

Sevgili A-H valla çok keyifli bir gündü, yazıya da o yansımış olabilir. En kötü günümüz, en güzel günümüz gibi olsun:)

Gözdecim, ne tatlısın, çok teşekkür ederim tüm güzel sözlerin için:) Evet sanırım çok haklısın Nazlı Eray'ı ben çağırmış olabilirim :) O da yazılarımı söyler söylemez beni hatırladı. Çok mutlu etti beni. Takip ettiğini daha evvel biliyordum zaten, ufak bir yazışmamız olmuştu. Sevgiler benden:)

Sevgili Buğday Tanesi, tüm güzel dilekler hepimiz için olsun:)

Sevgili Silva, çok teşekkür ederim. Hepimiz aslında ne kadar ayrı ama bir o kadar da ne kadar benzer anılara sahibiz bir yerde, öyle değil mi?:) sevgiler...